İSLAM KİMLİĞİNİN VE İSLAM ÜMMETİNİNBİRLİĞİNİN KORUNMASINDA DİN ÂLİMLERİNİNROLÜ VE MİSYONU

سال انتشار: 1402
نوع سند: مقاله کنفرانسی
زبان: 0
مشاهده: 20

فایل این مقاله در 5 صفحه با فرمت PDF قابل دریافت می باشد

استخراج به نرم افزارهای پژوهشی:

لینک ثابت به این مقاله:

شناسه ملی سند علمی:

IUCC37_007

تاریخ نمایه سازی: 21 اسفند 1402

چکیده مقاله:

İslam kimliği ve ümmetin birliği bugün her zamankinden daha fazlatehlike ve tehdit altında bulunmaktadır.İslam kimliği gerek ümmetin bilinçsizliği ve gerekse gizli açık İslamdüşmanlarının sinsi faaliyetleri sonucu aslî hüviyetinden uzaklaşmış,dejenerasyona uğramış ve Allah Tebarek ve Teala’nın çizdiği çerçevenindışına savrulmuştur.Bu noktada âlimlere düşen en öncelikli görev İslam şahsiyetinindeğişmez, cihanşümul ilkelerini tespitte başarıya ulaşmaktır. Bu görevinhakkaniyetli bir şekilde yerine getirilmesinden sonradır ki İslami kimliğinmuhafazasından bahsedilebilsin.İslam ümmetinin birliğinin muhafazası için de yine aynı ihtiyaç sözkonusudur. Yani İslam’ın, ümmetin ve birliğin (vahdet) saptırılmamışanlamlarına ulaşmak; temel mefhumların şeytanî güçlerce vülgarizeedilmesinin ve spekülasyona tabi tutulmasının önüne geçmek gibi çokönemli bir görev bizi bekliyor. İşte bu noktada da İslam âlimlerine düşenvazife önce İslam, ümmet, millet, din, vahdet, şirk, tefrika gibi anahtarkavramların İslamın temel referans kaynağındaki (yani Kur’an-ı kerîm’deki) orijinal anlamlarına ve semantik anlam dairelerinin gerçeğinevâkıf olmak, bu noktada ümmeti bilinçlendirmek; İslamî şahsiyetin doğrutemsili noktasında titiz davranmak ve böylelikle ümmetin birliğininsarsılmaz bir şekilde teşekkülü için ciddî çaba harcamaktır.Gerek içteki acziyetimizin çürütücü etkisi ve gerekse küresel güçlerinkahredici saldırısı altında ayakta kalmaya çalıştığımız bugünündünyasında bizi hayata döndürecek köklü bir düşünce reformuna veinkılâbî bir metodolojiye şiddetle ihtiyacımız bulunmaktadır. Asırlariçinde İslamın kolay, kolaylaştıran, müjdeleyen ve özgürleştirenkarakterini tersyüz ederek tanınmaz hâle sokan bid’at, hurafe, mistik veezoterik safsatalardan kurtulmadan ve bu noktada acımasız bir arınmairadesini içselleştirmeden ne düşüncede köklü reforma ulaşabiliriz ve nede inkilabî bir metodolojiye sahip olabiliriz. Deformasyona uğramış vemaalesef, çökmüş düşünce hayatımızın kalıntılarını ve statüyü kıskançlıklakoruma anlayışından (muhafazakârlıktan) bir adım ileri gidemeyenmetodolojik fukaralığımızla bir yere varabilmemiz mümkün değildir.

نویسندگان